GERÇEĞİ NE KADAR SÖYLEYEBİLİYORUZ?

Her şeyi bildiğimiz halde yeri gelince susmak var ya! Canımı o kadar sıkıyor ki aslında her şeyi avazım çıktığı kadar bağırarak söylemek istiyorum ama olmuyor. Gerçekler her zaman için güzel değil. Acı ve kötü. Bu yüzden söylenmesi zor. Bir de gerçeği söylediğinde ne kadar dikkate alınacaksın ki!  Tabi ki korkutucu yanı da yok değil. Hepsi bir araya gelince o kadar rahat olamıyor insanoğlu. “Kaybedecek bir şeyi olmayandan ve bir de canından öte sevenlerden korkun demişler. Çünkü onların hedefleri açık ve ölüme meydan okuyarak gerçeği söylüyorlar. Nasılsa öleceğiz adımız tarihe geçsin diye değil. Katilin de ölenin de adı neye göre tarihe geçiyor bilemiyorum ama tek bir şey var ki % 90 iyi olanlar ve % 10 katil grubu unutulmuyor. Bunun bir önemi var mı? Önemli olan tarihe geçmek mi? Yapanın yanına kar kalıyor mu? KALMIYOR. Bunu bilmek bile insanın yüreğine su serpiyor. Örnek: Fransa, yaptığı katliamların ödülü olarak nesli tükendi. Herkes katliam yapmış ama nedense kafalar bir tanesine takılmış. Oysa katliamları yapanların başı milyonlarca insanı yok etmiş. Kimse ona aynaya bak diyemiyor. Kimse bunlara takılmıyor da saplantı halinde tek bir şey hep sıcak tutuluyor. Aynen “Patronum- müdürüm haklıyım” der gibi. Amerika’dan bir öğretim görevlisi 3 gün misafirim oldu. Öğrencilerimle gayet güzel ağırladık. Gitmeden bir önceki akşam yemeğinde “Siz, milyonlarca Ermeni’yi öldürdünüz.” Dediğinde tepem attı. Kendisine dönerek “Önce bir aynaya bak başta vatanlarında Kızılderililer olmak üzere, başka ülkelerde milyonlarca insanı katlettiniz. Bunu göz ardı ederek misafiri olduğunuz insanı incitmek adına terbiyesizlik yapıyorsunuz. Tarih yazıldığından beri ülkeler gerek kendi ülkelerini korumak gerekse başka yerleri ele geçirmek adına savaşlar-dolayısıyla katliamlar yapmıştır ama eğitim görmüş biri olarak insanlık adına adil davranmanız gerektiğini ne yazık ki öğrenememişsiniz…

Yorumlar