Yanlış anlaşılan insanlar nasıl
üzülüp mahzunlaşırsa sözcükler de aynı duyguyu yaşıyorlar ve aralarında
konuşuyorlar. “Adımız çıktı dokuza inmez sekize “diye çok üzülüyorlar. Toplum
içinde yanlış çevrilen ve anlamı göz ardı edilerek – bilerek veya bilmeyerek
desem de çoğu bilinçli olarak topluma sürülüyor. Özellikle yabancı dilden gelen
sözcüklerde bunu yapmak çok kolay. Nasılsa millet anlamıyor. Ne dersen ona
inanıyor. Cahil az sözcük biliyor ya bu yüzden ona gözü gibi bakıyor… Oysa
fazla sözcük öğrense uçacak- yere çakılı kalmayacak, gözleri açılacak hayata
farklı bakacak ama bu kolay mı hani derler ya “ 40 yıllık kani olur mu yani”
Diğer dillerde birbirinden ödünç sözcük alıyor. Bunları topluma uyarlarken
belki tam yerine oturtamıyor ama en azından bu toplumun bilgi sahibi olmasını sağlıyor. Örneğin: İrtica kelimesini “Religious reaction “dini tepki olarak
uyarlamış. Oysa irtica bambaşka bir anlamda… Halkçı anlamına gelen “Komünist”
sözcüğünü Allah’a inanmayan olarak halka yedirmiş ve kendine düşman etmiştir.
Bu sözcüğü böyle kavrayan bir insana bunun öyle olmadığını kabullendirmektense
deveye hendek atlatmak çok daha kolay… Namus kelimesine karşılık bulamamış
çünkü kendine uyar bir yeri yok onun yerine dürüst sözcüğü ile yetinmiş. Bir de
psikologun adı deli doktoruna çıkınca ruhen sıkıntılarında sessiz kalmayı
yeğlemiş ve kendisine önerildiğinde: “Ben deli miyim? Neden bana onu
öneriyorsun?” gibi cevaplarla geçiştirmiş birileri. Ağrın veya acın var doğru doktora
koşuyorsun ve bir sürü ilaçla mutlu bir şekilde geri dönüyorsun çünkü
halledildi diye düşünüyorsun ama seni ruhunda rahatsız eden bir şey var ve
mutsuzsun bunun nedenini öğrenmeye niyetlenmiyorsun. Açıkça seni rahatsız eden
olayların üstüne git ve psikolog sözcüğünü mahzunlaştırma…
Yorumlar
Yorum Gönder