Takıları isteyerek, seçerek canımız istediğinde takar-çıkarırız,
takıntıları ise nasıl oluştuğunu bilmeden, seçmeden, canımız istemeden ediniriz. "Nerden bize musallat oldular?" diye merak ederiz de bundan nasıl kurtuluruz diye
düşünmeyiz. Özellikle çocukların hayatı yeni tanımaya
başladıklarında, yaşadıkları beklenmedik ve açıklanamayan sarsıntılardır.
Örneğin: Cezalandırılmak için( ceza kavramını bile henüz tanımayan) tuvalete
kapatılan, ya da bir başkasının davranışlardan rahatsız olup kötü bir şeye
maruz kaldığını hisseden çocuk buna tepki olarak kendi yarattığı bir davranış
biçimi ortaya koyar ve ileriki yaşlarda bile bundan vazgeçemez. Örneğin:
Soyunma ihtiyacı duyar. Başka yerde tuvalete giremez. Cahil ana baba bunun
takıntı olduğunu düşünmez. Bu saplantıyı “Bizim çocuk çok titiz.” diye
yorumlar. Takıntı sadece eşyalara olmaz kişilere karşı da olabilir. Birine
beslediği karışık ya da anlamsız duygular -rahatsızlık boyutuna geçip açığa çıkınca o kişiyle uğraşmaya
başlar. Ya onun gibi olamadığı için ya da olma şansı olmadığı için… Geçmişte
yaşanan anlık –sarsıcı olaylara, duyarlı ve eğitimli insanlar bunların kalıcı takıntı olmamaları için çalışırlar. Takıntılı insanlar mantıklı açıklaması olmayan ve cevap
veremedikleri için “Neden böyle davranıyorum? “ Sorusunu akla hiç getirmezler.
Zaten getirseler çözümü düşünüp olayın kemikleşmesine fırsat vermezler.
Çocuklarım küçükken evimize hırsız girdi. Oğlum ondan sonra evden çıkmadan önce
her şeyi (elektrik, su, kapı pencereyi) sıkıca kontrol etmeden çıkmazdı ve
bundan asla mutlu değildi. Sonra onu bir psikologla tanıştırdım. Psikolog:” Bir
kere evden kapıyı çarp, çık ve geriye bakma, çünkü dünyada en değerli şey
sensin.”dedikten sonra bir daha bu olayı tekrarlamadı. Kafanız çalışıyorsa ve takıntılarınızın
farkındaysanız; onlarla nasıl baş edeceğinizi ve nasıl bir çözüme ihtiyacınız
olduğunu bulursunuz… İnanın takıntıyla yaşamaktansa çözümünü araştırmak çok daha kolaydır…
Yorumlar
Yorum Gönder