Sıkılmak sözcüğünün 3 anlamı olduğunu herkes bilir. Biri üzülmek diğeri ise yapacak işin olmaması ya da ortamı beğenmemektir. Üzülmek canın sıkılmasının bir üstü bence. "Bir olay oldu canım sıkıldı." dediğimizde adını koyamadığımız beklemediğimiz genellikle tuhaf bir durum vardır. "Şimdi nerden çıktı bu sözler? Neden böyle davranıyor? İşi gücü yok mu? Niye benimle uğraşıyor?" dediğimiz her konum "Keşke böyle şeyler yapmasa" diye sadece canımızı sıkar. Oysa üzülmek için davranışın ne amaçla yapıldığını bilmek ve kişiyi tanımak ve kimin adına üzüleceğine karar vermektir. Genellikle canımı sıkan kişinin neden böyle yaptığını düşünmek zorunda kalmam canımı
sıkar ve onun adına üzülürüm. İnsanlar, hayatta nasıl zaman geçireceklerine, kimlerle mutlu olacaklarına karar verdiler mi birileri saf dışı kalmak zorundadır. Vazgeçilmez değil varlığınla listede olmayı başardıysan canının sıkılacağı hiç bir şeyi yaşamazsın. Gelelim kendini eğlendiremeyen diğer deyişle zamanını anlamlı /anlamsız dolduramayanlara. Bunların canı sıkılmak zorundadır. Yapacak onca iş varken bunu başaramamak için son derece kapasitesiz olmak gerekir bu da mümkün değildir. Tek bir şey vardır ve o da psikolojik sorundur. Bunun nedenini öğrenmek çok basittir. Gidersin ya psikoloğa ya da psikiyatriste öğrenirsin ona göre önlemini alırsın. İnsanlar senin can sıkmana belli bir süre dayanabilirler ama bir gün" Yeter be!" diyebilirler. Ortamı veya insanı beğenmeyende ise gönlüne göre bir şey bulamaması ya da kişiyse elektrik almaması yatar. Bunda haklı olabilirler, çünkü herkes herkesi sevecek diye bir kural yoktur. Böyle durumlarda sabrınızın kapasitesi kadar beklemeyi göze alırsanız belki ilginç- değişik bir şeyler yakalayabilirsiniz. Sonuç olarak sıkma canını her şey olacağına varır diyebilirsiniz. :)
Yorumlar
Yorum Gönder