İnsan her şeyden önce kendine acımalı . Bu acıma yaptığı fedakârlığın
boyutuna göre değişir. Boşa giden her emek beraberinde acıma duygusunu da
getirir ve nokta şöyle konur. Yazık oldu. Boşa gitti emekler. Boşa çıkarana
değil emek veren sana yazık. Genellikle özveride bulunan insanlar bir karşılık
beklemeden doğal olarak elinden geleni yaparlar ama yaptıkları bunu bir lütuf
olarak değil de göreviymiş gibi düşünürler. O zaman ne yapmalı “DEĞER Mİ? “ sorusuna
cevap vermeli. Söylemesi kolay olduğu kadar; yapması o kadar kolay olmuyor
tabi. “Senin yerinde olsa aynı şeyi yapar mı diye de bir durup düşünmeli. Bana
gelince, asla düşünmem yapmam gereken her şeyi yaparım. Değeri bilinse de,
bilinmese de. Sonradan ben dememiş miydim? Lafını çok salakça bulurum. Evet demişin ama anlamamış ya da işine
gelmemiş. Onun bileceği bir şey. Sadece dikkat etmen gereken şey sonradan
üzüleceksen başında karar ver ve yapma. Bu durumda önce kendine acı üzülüyorsun
diye. Karşındaki senin kadar düşünmüyorsa onun bileceği bir şey… Bir de
deneyimlerimden yola çıkarak söylemek istiyorum. Kime acıdıysam ondan zarar
gördüm. Akıllandım mı? Hayır. Bu kadar şey öğrendim bir tek kendime acımayı
öğrenemedim. Bana ihtiyacı olan herkes karşısında –zarar verir mi vermez mi?
diye düşünmeden elimden geleni yapıyorum. Sakın siz benim yaptığım gibi
yapmayın. Ders vermekten ders almayı öğrenemedim gitti J
Yorumlar
Yorum Gönder