Birlikte zaman geçireceğin kâh
gülüp kâh ağlayacağın bir insanla mekânı bir içecekle süsleyecek olsan adı
genellikle çay olur. O sessiz bir dinleyici ve izleyicidir. Ortam sevgi ve
güven doluysa çayın keyfine diyecek yoktur. Çay hazretleri bir dolar, bir
boşalır diğer deyişle mutluluktan uçar. Zaman
geçireceğimiz insanı her zaman kendi isteğimizle seçemeyebiliriz örneğin: Sürpriz
konuklar… Herkesin bir koşuşturması var ve eskisi gibi bir araya sık sık
gelemiyoruz. Bazen yıllar sonra karşılaşıyoruz sanki dün görüşmüşüz gibi. Bunun
adı geçmişte yapılan yatırım. Sevgi, saygı ve güvene dayalı doğru bir başlangıç
yapılmışsa yıllar geçse ne yazar. O duygu kendini güvenceye almış bir kere
kimse bozamaz. Çay, içecekler içinde baş tacım. Misafire önce aç olup
olmadığını sorup, ikincisine hemen geçiyorum” Çay mı? Kahve mi? cevap ne olursa
olsun mutluyum. Bize şahit olacaklar, aslında merak ta etmiyor değiller. Ne
konuşacaklar? Çay genellikle tercih edildiği için burnu bir karış havada.
Giderken kahveye yan gözle “Ay yine mi ben? “diye hava atıyor. Kahve bir asil ki sorma gitsin. “Özel biri
gelmediğinden olsa gerek.” diyor sessizce. Konuşmalarda uzun süre görüşmeyen iki kişinin
hal hatır sormasından sonra asıl konuya geçiliyor. Kısaca ziyaretin
gerekçesine. Genelde “Özledim.” İkinci olarak” Eğitim”. Sonuncu olarak ta “Sorunlar”
kısaca “Danışma” diyebiliriz. Öncelikle arayamamanın gerekçesini söylemeye
kalkışınca “ Bak canım, hayatımda tanıdığım on binlerce insan var. “Bir gün tesadüfen
hepsinin arayacağı veya ziyarete edeceği tutarsa bir düşün. Herkesin bir hayat
telaşı var. Önemli olan hayatımda var olmayı başaranlardansın. Seni ne zaman
görsem de görmesem de mutlu olurum. Bunu bil yeter.“ diyerek rahatlatıyorum.
Sonra gelsin anılar gülmeler hüzünlenmeler- çayın ağzı kulaklarında bize eşlik
ediyor. Sonuncu bölüm ise gelme ziyaret gerekçesi- o da bana kalsın siz sevgiyle kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder