Bayılıyorum şu birden fazla anlamı ve tonlaması olan sözcüklere, hele birde hem olumlu, hem de olumsuz olabiliyorlar ya müthiş.. "Hele bir otur, soluk al..!" gibi.. Bu cümle hayırlısı ile bir başla anlamında olumlu, "Hele bir git, bacaklarını kırarım..!" cümlesinde ise tehdit anlamında olumsuzdur. Özellikle bir de emir ve isim olarak kullanılan "Okuma" gibi sözcükler, ancak tonlamasıyla olumlu veya olumsuz olduğu anlaşılır. "Okuma insanın ufkunu genişletir. Bu senin mektubun değil okuma..!" örneğinde olduğu gibi. Öğrencim Zeynep yeğenine İstiklal Marşını başlamış. (O zamanlar küçükler ezberliyorlardı ve bu değerlerin kıymeti bilinirdi.) Korkma! diye başladığında 5 yaşındaki yeğeni "Korkuyorum Teyze.!" diye cevap vermiş. Ben hayatın artı ve eksisinin dengede durması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu yüzden olumlu - olumsuz her şeyi insanoğlunun genlerinden gelen ve sonradan edinerek kalıplaştırdığı yapısıyla "Bu da geçer." bilincini bırakmadan ağırlamasını bilmesi lazım. Hayat sırf eğlence üzerine kurulmadı ki, bazıları mutlu olmanın sadece eğlence olduğunu düşünüyorlar. Oyun oynama, gezme, dans, müzik, yemek ve içmek gibi. Oysa sırf bunlarla dünya kuran ve kurduran bireylerin ne kadar mutsuz bir yaşantısı olacağı acı bir gerçek. İnsanoğlu her tür duygunun tohumuyla dünyaya geliyor ve etkileşimle bunların bazılarını geliştiriyor, bazılarını ise etkisizleştiriyor. Acı hayatımızda yiyecek olarak var <seven sever, ben bayılıyorum.> Aynı biber kızartmada acıtmadan yenebiliyor. Her gün aynı şeyleri yapan bir insanın karşısında kini ne kadar sıkabileceğini bir düşünün, sürekli oyun oynayan bir çocuk, aşklarından ve hayallerinden bahseden genç ve hastalık ile öğüt vermekten başka şey bilmeyen ihtiyar size sesleniyorum. Hayat zaten ağır ve sıkıntılı, bir de siz katkıda bulunmayın. Lütfen hayata renk katabilmek için her gün düzenli yapılan spor ve işin dışında yeşilin yanında başka renkleri de kullanın, yani harmanlayın. Hele bir deneyin farkı göreceksiniz..
Yorumlar
Yorum Gönder