Çocukken buğulu camlarda elimizle bebek - çocuk yürüyüşü, kelebek ve
buna benzer izler yapardık. Bir süre sonra kaybolsa da çok eğlenirdik. Karda ya
da kumda yatarak vücudumuzun izini bırakmayı, dışarıdan kendimize bakmayı
severdik. Aynaya bakmaktan çok farklı bir şey… Bir kere kesin çizgilerle belli değil.
Çoğu bilim adamı iz bırakalım diye çalışmaz ve araştırmazlar. Zekâları gereği doğal
bir iştir onların ki. Sağlık veya kaza söz konusu olduğunda fiziksel izleri net
görebiliriz ama İnsan ilişkilerinde örneğin: Eğitim ve öğretim işi, iki veya daha fazla insanı
karşı karşıya getirdiği için etkileşimin zirve yaptığı bir alışveriştir. Pazarlığı
yoktur bu alışverişin kar veya zararları artı geriye bıraktığı iyi ya da kötü
alışkanlıkları vardır. Buradaki ilişkide “İz bırakalım!” derdi yoktur. Zaman
içerisinde hatırladığında ya da hatırlanıldığında eldeki malzeme “İZ” olarak
değerlendirilebilir iyi ya da kötü… Geçici ya da kalıcı olan izler yaşandıkları
anın süresine ve etkisine bağlıdır. İz bırakan insanlar, topluma faydalı işler
yaptıkları ya da yapmadıklarıyla yaşam devam ettiği sürece miras olarak
devredilir. Bu yüzden bunun ödülü lanet veya minnettir.
Yorumlar
Yorum Gönder