Bazen başlıklar kafayı sıkabilir,

Sıkılan kafanın karışması da çok normaldir. Bilimsel dersler formülleri kapsarken sözeller duyguları… Sözellerde formül kullanmaya kalkarsan arkeolojik şifrelere benzer. Öğretmen tahtaya yazar öğrencilerden bir kısmı aynen yazmaya diğerleri beklemeye başlar nedir bu? “ Am, is, are + verb + ing” yıllarca bunu görev sanıp yazan ve emekli olan öğretmenler tanıyorum. Hiç sıkılmadan bu şifreyi yazmış, sanki mucize bir şeyi paylaşıyormuş gibi öğrencilerine gülümser öğrenciler formül artı öğretmenin gülümsemesinin ne anlama geldiğini merak ederler acaba” Alın işte! Çözün de göreyim, canınıza okuyacağım” mı? yoksa “Anladınız di mi?”gibi sevimli bir beklenti mi? Ne olursa olsun bu formül yerine başka şeylerin yapılabileceğini anladığım anda bundan vazgeçtim. Biz öğretmenlerin üniversitede böyle öğrenmemizin de etkisi vardı. Yanlış yapmak kötü bir şey değil, onda ısrar etmek bence kötü bir şeydir. Ali evde. Derken Ali is at home. Diyoruz ya buradaki “is” aynı zamanda şimdiki zamanı da anlatıyor. Hani uyuyor, çalışıyor derken “yor şimdiki zamanı anlatıyor ya İngilizce de “yor “demek için fiillerin sonuna”ing” ekliyoruz. Hadi “ Ali uyuyor.” diyelim. Ali is sleeping. Bunu söyledikten sonra Ali, Ayşe ve köpek gibi diğer tekillerde böyle. Ama ben “I am Güzide.“ I am teaching you English.  You are my students. You are learning English… diye örneklerle de pekiştirdin mi sıkıysa unutsunlar…Ünivesiteye kadar Almanca öğrenmiş Matematik bölümünde okuyan  bir öğrencim oldu. Benimle bir iki ay çalıştıktan sonra eve gelen yabancılara bile bu kadar sürede bu kadar güzel İngilizce öğrenmesi mümkün değil dedirten İpek. Arkadaşları onu kendi gittikleri bir dershaneye derse davet ediyorlar. Yabancı öğretmen sınıfa soru soruyor. Sınıfta tık yok. Bizimki başlıyor konuşmaya. Arkadaşları soruyor sen present perfect continuous”u nerden biliyorsun. İpek de soruyor ”o  da ne? …

Yorumlar