SOR KORKMA!

Soru Sormadan dinleyen ya içinden uyuyordur ya da ezberliyordur. Bazıları da şimdi soru sorup başıma iş mi açayım 2 saat anlatacak  ya da beni rezil edecek düşüncesindedir. Soru soranın ayrıca anlamazsam ne yaparım endişesi de taşımasıdır. Kısa açıklamalara muhatap olan insan soru sormaktan çekinmez ve bu onun en doğal hakkıdır. Öğrencilerin sorusu öğretmeni araştırmaya ve geliştirmeye nedendir. Bu yüzden hem soruyu hem de soranı severim. Derste öğrencinin kafasına takılanı göz ardı ederek ya da atlayarak devam etmek bence etik değil. Genelde sorulan sorulardan biri “ Yalandan nefret ediyorum.” I hate lies.” Cümlesinde –den dan çıkış noktasını anlatan “from” edatını görmemesidir. Burada hate  sözcüğü zaten bir şeyden nefret etmek anlamına geldiği için ayrıca  from kullanılmasına gerek yoktur. “İstanbul’a gidiyorum.” I’m going to İstanbul.” Cümlesinde yönelme olduğu için “to” edatı olmasıdır. Bu arada gitmek sözcüğü yurtdışı ve eve giderken edat almaz. I’m going home / abroad. Bu tür istisnalar kaideyi bozmaz. Özetle edatların neye göre gelip gelmemesine kafayı takacağına cümleni kur. Korkma. Ayrıntılar zamanla öğrenilir. Çoğu öğrencimin bana “Bunların bir listesini verir misiniz? Ezberleyelim” diye acıklı öneriyle gelmesi beni üzer. Bazı isim, sıfat ve fiiller kesin bir edat sözcüğüyle kullanılırlar ama bunların sayısı fazla değildir. Onun için rahatça edatsız kullanın. Gerekirse ben söylerim. Siz de onu o edatla kabul edersiniz. Örneğin: listen to, look at … Gibi. Dil, insan gibidir onu olduğu gibi kabul etmemiz gerekir.


Yorumlar