Soru Sormadan dinleyen ya içinden uyuyordur ya da
ezberliyordur. Bazıları da şimdi soru sorup başıma iş mi açayım 2 saat
anlatacak ya da beni rezil edecek düşüncesindedir.
Soru soranın ayrıca anlamazsam ne yaparım endişesi de taşımasıdır. Kısa
açıklamalara muhatap olan insan soru sormaktan çekinmez ve bu onun en doğal
hakkıdır. Öğrencilerin sorusu öğretmeni araştırmaya ve geliştirmeye nedendir.
Bu yüzden hem soruyu hem de soranı severim. Derste öğrencinin kafasına takılanı
göz ardı ederek ya da atlayarak devam etmek bence etik değil. Genelde sorulan
sorulardan biri “ Yalandan nefret ediyorum.” I hate lies.” Cümlesinde –den dan
çıkış noktasını anlatan “from” edatını görmemesidir. Burada hate sözcüğü zaten bir şeyden
nefret etmek anlamına geldiği için ayrıca from kullanılmasına gerek yoktur. “İstanbul’a
gidiyorum.” I’m going to İstanbul.” Cümlesinde yönelme olduğu için “to” edatı
olmasıdır. Bu arada gitmek sözcüğü yurtdışı ve eve giderken edat almaz. I’m
going home / abroad. Bu tür istisnalar kaideyi bozmaz. Özetle edatların neye
göre gelip gelmemesine kafayı takacağına cümleni kur. Korkma. Ayrıntılar
zamanla öğrenilir. Çoğu öğrencimin bana “Bunların bir listesini verir misiniz?
Ezberleyelim” diye acıklı öneriyle gelmesi beni üzer. Bazı isim, sıfat ve
fiiller kesin bir edat sözcüğüyle kullanılırlar ama bunların sayısı fazla
değildir. Onun için rahatça edatsız kullanın. Gerekirse ben söylerim. Siz de
onu o edatla kabul edersiniz. Örneğin: listen to, look at … Gibi. Dil, insan
gibidir onu olduğu gibi kabul etmemiz gerekir.
Yorumlar
Yorum Gönder