Ah bu sorular!

İyi insan olmak mı? Doğru insan olmak mı? Geçenlerde bir dersimde bu soruyu her yaş grubundan olan çocuk gençlere sordum. Biri insanı bile tarif etmek zorken bir de iyisini doğrusunu mu tanımlayacağız. Ben de şöyle cevap verdim. Canlı olarak insanın tanımı kolay. Ruhu ve zihni taşımakla yükümlü bir beden. Zor olan içeriği ve ilişkileri. İçerik olarak mı ele alacağız ilişkileri olarak mı?  Şartlar gereği mi genler yüzünden mi?  Bu sorular aslında olaylara çok yönlü bakmamızı sağlıyor. Tek taraftan bakınca yanılabiliriz. Soru soruyu doğuruyorsa hemen kaçın, ama ben kaçamıyorum. Soru-cevap oyununu çok seviyorum. Onlar olması hayat ne kadar anlamsız olurdu. İyi ki varlar. İngilizce soru ve yargılama sözcüğü “Question“ olarak aynı kelimede toplanmış. İyi de olmuş. Sormak yargılamak tadında olunca insanı daha iyi düşündürüyor. Cevabı ne olursa olsun düşünmeyi sağlayan her soru doğrudur. Beyni gelişen her canlı hayata 360 dereceden bakıyor… Doğal olarak ta küçük bir pencereden bakanla aynı olmuyor. Bence soru heyecan verici ama bazıları var ki aptallaştırıyor. Saçma sapan insanlar gibi. Hayretle bakıyorsunuz “Nasıl böyle bir şeyi sorabilir.” Diye. Bir de cevabı içinde olan sorular var ki yeme de yanında yat. Sanki tatlı üzeri kaymak gibi. Üzerinizden yük kalkıyor, beyin mutluluktan şok, ruhunuz teneffüs yapıyor… Sadece evet hayır diyorsunuz. Bilgi sorularıysa araştırma ve düşünme gerektiriyor. Neden böyle bir şey yazma gereği duydum? Sevdiklerimi kırmamak adına. Soru sormayı ve cevaplamayı artı bilmediğim şeyleri araştırmayı çok seviyorum.  “Bilgi doğru cevaptır, Zekâ doğru soruyu sormaktır.”

Yorumlar