Geçenlerde çok ilginç bir konuşmaya şahit oldum . Fransa'da uzun yıllar kaldığı halde "Türk olduğu anlaşılsın diye Fransız aksanıyla konuşmayı reddeden birinden bahsedildi. Çok şaşırdım. Dil ikinci ve geçici bir kimliktir. Aynı tiyatro sahnesinde gibi İngilizceyi doğru konuşarak rolünüzü adam gibi oynar sonra kaldığınız yerden hayatınıza devam edersiniz. Bir dili doğru konuşmak o dilin insanı olmak değildir. Sahip olduğumuz ses rengi asla değişmez. Kendine özgüdür. Bir sanatçıya baktığınız zaman yeri gelince köyle, politikacı veya başka kimliklere girerler ve bir yerde onların taklidini yaparlar ama yine de biz onları seslerinden tanırız. Yurt dışında İngilizce ya da Fransızca konuşsam esmerliğimden dolayı İspanyol ya da İtalyan sanıyorlardı. Aslında çok sormak isterdim. "Onlar gibi mi konuşuyorum yoksa sadece fiziksel olarak mı benziyorum?" diye. İngilizcede sadece altı tane ses bizim seslerimizden farkıdır. "Thank you." t harfi ağzınızı açarak söylediğinizde asla "t "harfi olarak çıkmaz yumuşamış bir "t "olur. Man sözcüğündeki "a" harfi ise ağzın yayılarak "e "sesinin çıkarılmasıdır. The sesinde ise "t" harfi aşağıya baskı yaparak çıkardığınız bir "d" dir. "ing" alan fiillerde ise asla g harfi dışarı çıkarılmaz g ağzın içinde kalır çıkarmaya çalışırsanız " k "olarak çıkar.
"well" sözcüğündeki w harfi Duvar derken nasıl ağız toparlanıyorsa aynen ağız büzülerek "v "yapılır. Aksan farklı seslerin doğru çıkarılması ve o dili nasıl kullanıp konuşuyorlarsa aynısını yapmaya çalışmaktır. Bilirsiniz ki sesiniz asla değişmez. Aksan kazanılırsa insan aksamadan konuşur...
Yorumlar
Yorum Gönder