O kadar hafife alınacak bir sözcük olmadığı gibi kolay da
değil. “Seni anlıyorum.”demek çok kolay ve sık kullanılan bir sözcük ama doğru
mu? Hayır. Anlamak o kadar kolay olsaydı herkes her şeyi çabucak öğrenirdi.
Anlamak için önce tanımak gerekir. Kendini bile doğru dürüst tanımayan biri
nasıl olur da başkasını çok iyi tanır? Çünkü biz tek kişilik değil iki kişilik
bir aileyiz. Görünümümüz ve ruhumuz. İçimizdeki” ben” ile bile çelişkiye
düşerken artı görünümümüz koşullara göre değişirken yani kısaca onlar bile
birbirlerini iyi tanımadıkları halde biri çıkıp ta bu cümleyi kullanmasın. Dil
öğrenirken o dilin görünümünü algılamayıp bilinçlenmeyen biri öğrenim sürecinde
onun ruhunu yakalayamaz. Dün derste bir öğrencim ”Çok hızlı konuşuyorsunuz. Yetişemiyorum.”
Dedi. Türkçede her sözcük net söylenirken, İngilizcede hepsi el ele halay çekip
alıp başını gidiyorlar. Bu durumda yetişmek ne mümkün! Öğrenime başlamadan önce
İngilizcenin nasıl bir dil olduğu tanıtılırsa ona göre hareket edeceğini de
bilir insan. Çocuklarla yaptığım derslerde önce onları hızlı anlamaya
alıştırıyorum. Örneğin: ” Are you….? ( noktaların yerine Türkçede kullanılan sözcükleri
yerleştiriyorum. Örneğin:” Are you in Bursa/from Bursa?)“ Bu sorulara soruya “yes, I am. No, I am not.” Diye
cevap vereceksiniz dediğimde hemen cevap veriyorlar tabi bu cümle kısa bir
cümle olsa da önemli değil. Onlar şimdilik 3-4 sözcükten oluşan soruya cevap
veriyorlar ve ilerisi için temel atılmış oluyor. İnsanı anlamak o kadar kolay
değil ama bilgiye doğru yolla gitmek anlamak demektir. “Anlıyorum ama
konuşamıyorum” diyenlerin sıkıntısı burada yatıyor. Her sözcüğün anlaşılır
konuşulduğu bir dilden çoğunun yutulduğu bir dile geçiş o kadar da kolay değil.
Bunu başarmanın yolu hızlı okuduğunuzda veya dinlediğinizde inanın beyin çok
mutlu oluyor ve zamanla alışıyor. Ondan sonra “Hoş geldin İngilizce!”oluyor. Albert
Einstein’ın dediği gibi ”Basit açıklayamıyorsanız onu yeterince iyi
anlamıyorsunuz demektir.”
Yorumlar
Yorum Gönder