İlkokula başladıktan sonra verilen ödev ve dersleri evde sandalyeleri yan yana dizerek sınıf oluşturan ben, öğrendiklerimi yüksek sesle sanki onlarda öğrenciler oturuyormuş gibi anlatarak, bu arada anlatığımı unutunca “ bir dakika notlarıma bakayım “ diye iyice çalışıp derse öyle devam ediyordum. Ortaokulda ise annemi öğrenci yerine koyarak – çalıştığı için genelde ona mutfakta ders anlatırdım. Annem biraz susayım diye yaptığı yemeğin harcından ekmek arasına koyarak bana verirdi ama ben çabucak onu bitirir derse devam ederdim. Hızlı yemek yeme alışkanlığım o günlerden kalmadır. Kısaca öğretmencilik oynayarak bu işe ilk adımımı attım. İlkokul müdürü anneme: “ Kızınız öğretmenlikten başka bir meslekte mutlu olamaz” demiş. Yıllar sonra rahmetli annem söyledi. Daha sonra gerçek öğrencilere yani sınıf arkadaşlarımdan ihtiyacı olanlara ders anlatarak devam ettim. Çok ilginçtir ki çocuklarım benden İngilizce dersi almaya gelenlere “Dersler nasıl gidiyor * soruma . “ Şu dersle ilgili sıkıntım var.” diyenlere hemen ders anlattıklarına şahit oldum ve şaşırmadım. Armut dibine düşermiş…
Yorumlar
Yorum Gönder