Telefonda tanıdım onu. Kitap siparişi
öncesi konuşmak isteyenlerden biriydi. Sesinden daha çok genç olduğunu ve
üniversitede okuduğunu anladım. Coşkuyla dil öğrenmek istediğini ve İstanbul’da
olduğunu söyledi ben de onu kızıma yönlendirdim. Kızımın yarı burslu öğrencisi
oldu. Ders ücretini ödemek için araba tamircisi olarak çalışan bir işçinin
oğlu… Yüreğime ılık esen bir rüzgâr gibi geldi. Kızım isterse hiç ücret
ödemeyeceğini söylediği halde kabul etmeyen onurlu bir insan. Gerekçesi de “
Her emeğin bir karşılığı olmalı az ya da çok, paramı ödediğim zaman kendimi iyi
hissediyorum.” Bu zamanda herkesin bedava diye boş mezara bile atladığı artı
verilen emeğe, emek verenin sanki
göreviymiş gibi bakanların çoğunluk yüzdesinde – böyle insanların varlığı insana
yaşama sevinci veriyor… Bu sonradan eğitimle kazandırılan bir duygu değil bu
var oluştan gelen bir format… Bu tür insanlar diğer robotların( duyarsız
–saygısız- vefasız kısaca –sızların yanında bir nefes gibiler… Her şeye
hakkıymış gibi bedava bakan insanlar aslında bedava. Yanında bedava tencere
takımı verseler de almayın ve dünyanızı karartmayın. Biliyorum ki hayata-aynaya
hangi gözle bakıyorsanız kendinizi görüyorsunuz.
Yorumlar
Yorum Gönder