İşine, eşine, ülkesine sadık insanlar vardır. Tabi bu sözcüğün eğitimlisi de var, cahili de var. Gözü kapalı sadık olmak köle olmakla eş değerdedir. Oysa bilinçli, eğitimli sadık insan yanlış olaylarda karşısındakini uyarabilir. Bazı insanlar ne kadar hata yaparlarsa yapsınlar eşleri veya iş ortakları söz konusu olunca sadık rolde kalıyorlar. Mecburiyetten mi meşrutiyetten mi? Bilemem. Aslında sadık olmaya uygun insan karşısındakine duyduğu saygı kadar kendisine de duymalıdır, yani her iki tarafta da sadakat eşit olmalıdır. Dengede durmayan sadakat ruhen sakat insanları doğurur. Kişiyi diktatör yapabilir. Hayvanlarında sadık olanları var, köpekler gibi. Onlarınki Allah vergisi. Kula gelince doğuştan değil. Zorla, güzellikle, bilinçle, çıkarla sadık olunabiliyor, ya da öyle görünebiliyor insanoğlu... Sadık olmak karşı tarafı aldatmamak - satmamak - ihanet etmemek anlamında... Sorunlar zamanında ortaya konup ciddiyetle ele alınırsa sadakat geliyor başköşeye oturuyor... Yalan dolan yerlerin havası sadakate dokunuyor. Doktorlar, askerler, hukukçular, öğretmenler herkesin gözü önünde yemin edip, bir güzel sadakatle dalga geçebiliyorlar... Bir de kendilerini aklayan şu sözleri yok mu? " Ne yapalım zaman sana uymazsa sen zamana uy!" İnsanın ağzı bir karış açık kalıyor. Sadakat mahzun ortalıkta dolaşırken para:" Gel sana bir yemek ıslarlayım da eski günleri yâd edelim. Bir zamanlar sen kraliçeydin bense bir memur. Şans bu ! Benim dönemim başladı ve sen mazi oldun... Üzülme seni de unutmayanlar var…
Yorumlar
Yorum Gönder