ALGILAMAK

Hayatta en kötü şey zekilere aptal, aptallara zeki muamelesi yapılması ve aptalların bir süre sonra kendini zeki sanması. Bunun altında kişilerin gerçeği kabullenmemesi yatıyor. Tabi zeki ve yetenekli olmayı herkes ister, ama “Vermeyince mamut neylesin Osman J” olayı. Neyse iş bu haldeyken kabullenmeyen baskıcı kişiler olaya başka açıdan girerken normal bir davranışın bile zekâ göstergesi olduğu konusunda uzman ve hatta azman kesilebiliyorlar. Bu durumda yapılacak iki şey var. Haklısın diyerek onları daha da bir canavarlaştırmak ki bu herkesin harcı değil ya da yanılıyorsun deme cesaretini göstererek hayatlarından çıkmak. Kabullenmek kendiliğinden ödün vermek anlamına geldiği için benim işime gelmez. İlişkiler yalan dolan üzerine kurulacaksa ve devam edecekse etmesin daha iyi. Körle yatan şaşı kalkar misali. Gerçeği bilene destek olmak son derece insani. Onunla devam en azından anlamlı. Hayatta her şeyi bilemeyiz. Bildiklerimizin eksik olduğunu fark ettiğimiz anda araştırıp edindiğimiz bilgilere tarafsız bir şekilde görüşlerimizi de eklersek daha sağlıklı faydamız olabilir, ama kapılarını ön yargıyla kapatanlara asla. Gerçeği herkes çok kolay söyleyemez ve söylenmesinden de rahatsız olabilir. Bilinmesi gereken en önemli şey insan makine değil, istediği tasarımları kendi üzerinde yaparak dünyaya gelmiyor. Hayata daha doğru bakabilmek için hayatın adil olmadığını peşinen kabullenirsek yaşamak o kadar kolay olur. Kıyaslamadan kendi artılarımızla varlığımızı tatlandırırsak, kıyaslamadan ve kıyaslanmadan yaşamaktan o kadar keyif alırız.

Yorumlar