
Bir şeyi
yapmaya karar verdiyseniz ve şartlar ne olursa olsun ne kadar zorlanırsanız
zorlanın ama asla vazgeçmeyin. “Değer mi/ miydi ?” sorusu sonraya kalsın.
İnsanın başkalarından önce kendisine dürüst ve saygılı olması gerekir. Yani hem
yönetmen hem de oyuncu olarak birbirini sürekli kollayan, eleştiren, sakinleştiren, yönlendiren, çalıştıran. Bir
karar aldıysanız tek başınıza; hesap vereceğiniz kişi de kendinizdir. Elinizde
olmayan nedenlerle bazı tasarımlarınız suya düşmüş can çekişmekte ya da çoktan
yok olmuş olabilir. Yola çıkan bir iş için ”Hadi hayırlısı “ diye başladığınız
an da keyfe keder işi bırakma lüksünüz- rahatlığınız olamaz. Ya
vazgeçemeyeceğiniz kadar değerli ve önemli projelere imzanızı atın ve sonuna
kadar gidin ya da hiç başlamayın. En azından kendi saygınızla kalır ve kendi
gözünüzden düşmezsiniz. Bazı hedefler vardır ki ölseniz de vazgeçemezsiniz. Bu hedefler bazen sakinleşir, sessizleşir, hüzünlenir, efkârlanır, hiç olmamış gibi durur ama günü gelince bir
bakarsın dev gibi ortaya fırlamış. O hedefler insanın ruhunda, yüreğinde ve
beyninde çocukken yerleşmiş sevgilerdir, saygılardır ve görünmez bağlardır.
Zaman ve ortam gereği biraz kendilerini dinlendirmeye alsalar da insanların
gönüllerinden asla silinemezler. Bu genellikle ruh birliği önceden oluşmuş
kişiler için geçerlidir. Ruhsuzların zaten böyle bir hedefleri yoktur. Sadece
insan grubunda yer alırlar. Fikirler, hayaller ve idealler gelecek içindir.
Dünden ders alınır, geleceğe yatırım yapılır. Bunlar benliğinizde bir
zenginlikse asla vazgeçmeyin- kimseye de geçirtmeyin.
Yorumlar
Yorum Gönder