Yerini
sevgili yapmak aldı. Sevgili olmanın da şartları var tıpkı hayat şartları gibi
o da değişti. “Yanımda beni taşıyacak” derken ukala kendini beğenmişliğini dile
getiren terbiyesizler, “ Acaba ben onu taşıyabilir miyim?” diye hiç
düşünmüyorlar. Sanki birliktelikte kendilerini bir yükmüş gibi
hissettiriyorlar. Çok üzücü. Bunun adı özgüven değil, görgüsüzlük. Bir insanı
tanımadan sadece fiziksel şartlarıyla değerlendirip adını "sevgili yapmak" olarak
koymak eğitimsizlikten ya da modaya ayak uydurma derdinden kaynaklanıyor. Oysa
gerçek sevgide pazarlık yok, özünde sevmek var. Bir de tutturmuşlar “Elektrik
alamadım” ı. Al da çarpıl inşallah! Anlaşma sanki daire –araba falan alıyorlar.
Sonra görevler açıklanıyor. Birinci sırayı kıskançlık alıyor. Şüphelenmeler de
hemen ardından. Bütün bunlar eksiklikten kaynaklanıyor. Aslında çok iyi tanıyor
kendisini. Karşısındaki tanır da daha iyisine giderse diye korkuyor adını” Ben
çok kıskancım” a uyarlıyor. Böyleleri içinde Sevgililer günü çıkarılmış. Ne demeli?
Kel başa şimşir tarak… Gerçek sevgililerin günü olmaz tıpkı ana babaların günü
olmadığı gibi. En çok canımı sıkan, hak ettikleri halde kaliteli insanların tek
kalması… Bir de nispet yapar gibi ellerinde çiçekler. Ya insan bir düşünür sen
mutlu olurken onca insanı mutsuz yapacaksan bari gizli yap! İki kişilik
ilişkinin reklamını yapma ayıp oluyor!!!
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilyüreğine sağlık sevgili öğretmenim. sevgi kadınısın zaten.kocaman yüreklisinden hem de.. iyiki varsın her zaman ol.benim yüreğimin baştacısın.
YanıtlaSilsen, kınalı kuzum... sevildiğini ve özlendiğini bil yeter çok öpüyorum
Sil