Zaman, nedir çektiğimiz senden?

Sen de çağa ayak uydurdun. İnsanlar gibi konuşmalarda sözcükleri kısaltmalarını örnek aldın. Bir sürat geçip gidiyorsun. İşi olana fırsat tanımıyorsun, işi olmayana da geçmek bilmiyorsun. Seninle iyi geçinmek için biraz iş, biraz dinlenme gerekiyor. Çocukken sokaklarda oynadığımızda seni hiç tanımıyorduk. Sabah, öğle, akşam ve gece olarak sanıyorduk. Oysa geniş bir ailen varmış ta haberimiz yokmuş. Takvimler senin, aylar, yıllar ve mevsimler senin… Geçip gidiyorsun da bir türlü geri gelmiyorsun modanın ve savaşların dışında. Onlar da seni ”Tarih tekrardır.” sözüne bağlıyor. Çeşit çeşitsin… Beklenen zaman… Geçmişte adın anı, gelecekte umut olarak tanımlanıyorsun…  Bazılarına teğet bazılarına acımasız davranıyorsun. Bu kadar başına buyruk olmana şaşırmıyorum desem yalan. Sen de kader gibisin zamanı gelince olacak iş, doğacak bebek oluyor. Sen buna engel olamıyorsun Tatlı ve acı anlarında oluyor. Bazen sıkıcısın, bazen eğlenceli… Yaşına girince adına doğum günü partisi yapılıyor ve o zaman da adın yılbaşı oluyor ve sen de yaşlanıyorsun… İnsanlar doğuyor, büyüyor, yaşıyor ve ölüyor. Ve sen film şeridi gibi insanların gözünün önünden geçip gidiyorsun… Zamanı gelince senden hesap soracağım, insan geçerken bir selam vermez mi?

Yorumlar