Anlatanların yazıcısıyım.
Bir zamanlar Bulgaristan’da bilim adamları hapse atılır ve tek tip yemek
seçmeleri istenir. Onlar da “Koyun, kuzu, inek, baş eti- kısaca “HAYVAN KELLE”
si derler. Sırayla bir gün beyin, dil yanak eti yiyerek sağlıklı olmaya ve öyle
kalmaya devam ederler. Bunu lezzetli bulup yiyenlerin yanı sıra faydalı
olduğunu bilenler de yer. İnsan baş eti hiç lezzetli olmadığı halde birileri
yemeye çok meraklıdır. Karşı tarafta beyin bırakmayacak kadar işi ileri
götürenler de vardır. Gereksiz ısrardır bunun diğer adı. İşi inada bindirip
“İlla da ikna edeceğim “de diyebilirsiniz. Ne gerek var? Karşındakinin
dinlemeye, anlamaya ve kabul etmeye niyeti olup olmadığını anlamayacak kadar
zekâ varsa insanda asla böyle bir işe kalkışmaz. Bunun adı kişilik mücadelesi
ya da savunması değildir. Akıllı insan nasıl tarlaya ne zaman ve nasıl tohum
ekeceğini düşünüyorsa bunu da düşünebilir. Kabul ettirmeye çalışanla kabul
edecek kişilerin ağırlıkları aynı değilse iş çok zor hatta imkânsız gibi bir
şeydir. Sınırlarını bilen insan başkasının sinirlerini bozarak puan toplayamaz
ya da saygı kazanamaz. Başkasını tanımadan önce insanın önce kendini iyi
tanıması gerekir. İğne çuvaldız olayı gibi. Öğrenmeye hazır olmayana
öğretmenlik yapmak elekle su taşımaya benzer. Kendini kabul ettirecek diye
adını tarihe başarısız olarak geçirmez. Öğrenmeye hazır etmeyi başarıyorsa
zaten öğretmenliğine izin verilmiştir. Afiyetle otursun başarısının tadını
çıkarsın ve zevkle yesin, ama ne olursa olsun insanın başının etini yemeye kalkmasın.
Tadı acı ve kalıcıdır…
Yorumlar
Yorum Gönder